Uzman Dr. Öztürk: Parkinson hastalığı sık gördüğümüz hareket bozukluklarından bir tanesidir

Parkinson hastalığı ve beyin pili hakkında önemli bilgiler veren Beyin Cerrahi Uzmanı Dr. Said Öztürk, genellikle titreme, vücutta katılık, başladığı hareketi devam ettirmeme gibi sorunlarla karşımıza çıkan bir hareket bozukluğu olduğunu belirtti.
Beyin Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Said Öztürk, parkinson hastalığının oluşma sebebi, hastalığa yakalanan insanların yaş ortalaması ve tedavi süreci hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
Parkinson hastalığının toplumda sık görülen bir hastalık çeşidi olduğunu söyleyen Dr. Öztürk, oluşumunda temel sebebin beyinde üretilmesi istenilen dopamin isimli kimyasal maddenin yeteri kadar üretilememesi ardında ortaya çıkan bir hastalığın olduğunu ifade etti.
Parkinson hastalığının sık görülen hareket bozuklularından biri olduğunu söyleyen ve hastalığının oluşma sebeplerini sıralayan Öztürk, "Parkinson hastalığının temel sebebi beyinde üretilmesini istediğimiz bir dopamin isimli kimyasal maddenin yeteri kadar üretilememesi ardından ortaya çıkan genellikle titreme ya da vücutta katılık ya da harekete başlama ya da başladığı hareketi devam ettirmeme gibi sorunlarla karşımıza çıkan bir hareket bozukluğudur. Genellikle parkinson hastalığının nedeni yaşlanmaya bağlı beyinde bu üretilemeyen kimyasal maddeyle karşımıza çıksa da nadiren küçük bir oranda genetik parkinson rahatsızlığı ortaya çıkmaktadır." dedi.
Öztürk, "Genetik olanlar genellikle 20'li, 30'lu yaşlarda karşımıza çıkarken, asıl sık gördüğümüz yaşlanmaya bağlı olan Parkinson hastası ise 50'li yaşlardan sonra ortaya çıkan bir rahatsızlıktır." şeklinde konuştu.
"İlaç kullanmaya rağmen titremeler katılıklar, harekette katılarak donmalar sık bir şekilde devam eder"
Beyin Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Said Öztürk
Parkinson hastalığının tedavi sürecine de değinen Öztürk, "Bu hastalığın temel tedavisi nörolog doktorlar tarafından, üretilemeyen bu kimyasal madde dopamin isimli kimyasalın ağızdan hapla verilmesiyle tedavi edilir. Ancak ağızdan alınan bu kimyasal ilacın ilk 3 ila 4 yılda etkin sonuçlar ortaya koymasına rağmen hastalığın ilerleyen sürecinde dozlar yetersiz gelir ve dozu yükseltmek zorunda kalınır. Bu balayı döneminin bitmesiyle birlikte hayat kalitesi bu hastalarda ilaç kullanmaya rağmen çok zor bir sürece girebilir. İlaç kullanmaya rağmen titremeler, katılıklar, harekette katılarak donmalar sık bir şekilde devam eder." ifadelerini belirtti.
"Beyin pili ameliyatı riski düşük bir ameliyattır"
"İlaç kullanımına rağmen hastalığı şiddetlenen kişilere beyin pili uygulanır. Ayarlanabilen ve kontrol edilebilen cerrahi yöntemlerden biri olan beyin pili, özellikle esansiyel tremorlu (istemli hareketler sırasında oluşan kontrolsüz titreme), Parkinson hastalığı ve distoni (istemsiz kasılma) hastaları üzerinde etkili olmaktadır." ifadelerini kullanan Öztürk şunları kaydetti:
"Beyin pili ameliyatının uygulamasını ve uygulama sonucunda oluşan belirtileri ifade ederek, "Uygun gördüğümüz hastalarda da beyin pili ameliyatı dediğimiz bir ameliyat yaparız. Beyin pili ameliyatı riski düşük bir ameliyat tekniğidir. Hastanın beynine 2 tane kablo yerleştirilir. Lokal bir ameliyatla hasta uyanıktır, bizimle bu aşamada konuşur, hastayla sohbet edilirken yapmış olduğumuz bir ameliyattır. Uyanık yapmamızın amacı biz kabloları yerleştirdiğinizde hastanın titremeleri üzerinde ne kadar etkimiz olacak? doğru yerde miyiz? değil miyiz? Bunun sağlamasını kontrol etmiş oluyoruz. Hayat kalitesini çok ciddi anlamda yükselten hastaları neredeyse 15-20 yıl önceki haline dönüştüren çok fonksiyonel bir ameliyattır. Hastalar ameliyattan bir gün sonra yürütülürler, ikinci ya da üçüncü gün yaraları iyileştiğinde taburcu edilirler. Pilin ömrü ortalama şarj edilebilen pil teknolojisi kullandığımız için beyin pili ameliyatlarında 15 yıla kadar uzanmaktadır. 15 yılın sonunda pili bittiğinde sadece lokal bir ameliyatla göğüs bölgesindeki pili çıkartılır. Hastanın yeni pili takılır ve aynı gün taburcu edilir." (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Bazı insanların başarılı olmalarına rağmen kendini yetersiz ve sahtekâr gibi hissettiğini belirten uzmanlar, bu duruma imposter sendromu denildiğini söylüyor.
Gaziantep Şehir Hastanesi Hekimlerinden Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Lütfü Aşkın, son yıllarda Türkiye ve dünya genelinde artan genç kalp krizlerinin önüne geçebilme adına yaşam tarzının değiştirilmesi gerektiğini kaydetti.
Zekânın, doğuştan gelen bir kapasite olarak yüzde 30-40 oranında belirleyici olduğunu ifade eden Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Yüzde 60-70 oranında eğitimle geliştirilebilir. Zihinsel yatırım, emek ve çabayla daha hızlı yol alınabilir ve bu kişiler daha avantajlı olurlar.” dedi.
Turgut Özal Tıp Merkezi Karaciğer Nakil Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Sezai Yılmaz, enstitünün yalnızca ameliyat yapan bir merkez olmadığını, aynı zamanda bilimsel araştırmalara yön veren, genç nakil cerrahların yetiştirildiği bir eğitim yuvası olduğunu söyledi.