Eğitim-Bir-Sen Konya 1 Nolu Şube Başkanı ve Memur-Sen Konya İl Temsilcisi Nazif Karlıer, eğitimin amacının inancını yaşayabilen, üretken ve ahlaklı bireyler yetiştirmek olduğunu belirterek “Bilgi ancak davranışa dönüşürse anlam kazanır.” vurgusunu yaptı.

Eğitim-Bir-Sen Konya 1 Nolu Şube Başkanı ve Memur-Sen Konya İl Temsilcisi, eğitim sistemi ve Müslüman toplumunun sorumlulukları üzerine değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasında, toplumda erdemli ve üretken insan yetiştirme konusunun temel mesele olduğunu hatırlattı.

Nazif karlıer, açıklamasında şunları aktardı: “Bizim en büyük sıkıntılarımızdan biri, erdemli ve üretken insanlar yetiştiremememizdir. Eğitimin temel işi de zaten budur. Bugün çocuklarımız 12 yıl ilkokul, ortaokul ve lisede; ardından 4–5 yıl üniversitelerde okuyorlar. Ancak üretken, erdem sahibi, insanlara saygılı, inancını doğru yaşayabilen bireyler yetiştiremiyorsak, burada hem kendimizi hem de eğitim sistemimizi sorgulamamız gerekir.” şeklinde konuştu.

Kişinin önce kendisine bakması gerektiğini hatırlatan Başkan, çalışma ve üretmenin sözle değil, davranışla ortaya konulması gerektiğine dikkat çekti: “Her zaman önce kendimize bakmalıyız. Bir başkasının ne yaptığına değil, bizim ne yapıp ne yapmadığımıza bakmak zorundayız. Eğer başaracaksak, çalışmak zorundayız. Ancak bu çalışma sadece söz ile değil, fiiliyat ile olmalı. Üretmek zorundayız. Cenab-ı Allah ayetlerinde her zaman salih amel işleyenleri över; yani bildiğini hayata geçirenler.” dedi.

İnancın bilgi düzeyinde kalmasının yeterli olmayacağını hatırlatan Başkan, şu değerlendirmeyi paylaştı: “Namazın önemini biliyorsanız fakat kılmıyorsanız, bilmenizin bir anlamı yoktur. Faizin haram olduğunu biliyorsanız fakat faizle iştigal ediyorsanız, yine bilginizin bir anlamı yoktur. O hâlde bildiklerimizi hayata geçirmeliyiz. Diğer tüm alanlar da böyledir. Din, hayatımızı yönetmeli; Cenab-ı Allah’ın emirleri bizim davranışlarımıza yön vermelidir.” ifadelerini kullandı.

‘Siz nasılsanız, size öyle idareciler verilir.’

Toplumun niteliğinin yöneticilerine yansıyacağına işaret eden Başkan, şu hatırlatmada bulundu: “Ayette buyurulduğu gibi: ‘Siz nasılsanız, size öyle idareciler verilir.’ Biz nasıl olursak, karşımıza da öyle insanlar çıkar. Biz parçalı ve dağınık olduğumuzda, diğer milletler daha çok çalışıp bizi sömürebilir hâle gelir. Üretmediğimiz için sanki dünyanın köleleri hâline geldik.” ifade etti.

Üretimin ve adil paylaşımın önemine değinen Başkan, dünyadaki dengesiz gelir dağılımına vurgu yaptı: “Üretim en önemli meseledir. Ve ürettikten sonra onu dürüst ve adil bir şekilde paylaşmalıyız. Bugün dünyadaki açlık, üretimin az olmasından değil, paylaşımın adil olmamasındandır. Dünyadaki gelirin çok büyük bir kısmı küçük bir zümre tarafından paylaşılmakta, milyarlarca insan ise çok az bir payla yaşamaktadır.” diye belirtti.

“Müslüman dünyanın neresinde bir mazlum varsa düşünmeli”

Müslümanın dünyanın her yerindeki mazlumdan sorumlu olduğunu ifade eden Başkan, şu görüşleri paylaştı: “Müslüman, dünyanın neresinde bir mazlum varsa onu düşünmeli, onun acısını hissetmeli ve çözüm yolları aramalıdır. Ancak bugün dünya Müslümanlarının genelinde bir uyuşukluk hâli vardır. Biraz maddi kazanç sağlayınca her şey tamam zannediyoruz. Oysa Müslüman, ötekileştirmeden, insanları dışlamadan bir arada yaşamanın yolunu bulmak zorundadır.” dedi.

Tarihte Müslümanların ilim ve ahlakta olduğu kadar ekonomi ve ticarette de güçlü olduğuna dikkat çeken Başkan, bu gücün zayıflamasıyla birlikte toplumsal zayıflığın ortaya çıktığını ifade etti:

“Asr-ı Saadet’te ve onu takip eden dönemlerde Müslümanlar ilimde, ahlakta ve ekonomide güçlüydü. Ancak ekonomiyi ve ticareti kaybedince bu güç zayıfladı. Bugün dünyanın yoksulluğunun temel nedeni de adil paylaşımın olmamasıdır. Kendini efendi gören küçük bir zümre, geri kalan insanları adeta köle olarak görmektedir.” diye konuştu.

Başkan konuşmasını, Müslümanların birlik ve diriliş çağrısıyla tamamladı: “Bütün Müslüman milletlerin birleşmesi gerektiğine inanıyorum. Nasıl başka dinlerin merkezi ve liderliği varsa, Müslümanların da bir başı olmalıdır. Başsız hiçbir iş yürütülemez. Tesbihin imamesi koparsa, tesbih dağılır. Biz de imamemizi bağlamalı, yani birlik olmalıyız.” dedi. (İLKHA)