Dr. İmad Guwani: Farklı proje akımlarıyla ümmetin çocuklarını çalıyorlar

Alimler Buluşmasında konuşan Irak Kürdistan’ından Dr. İmad Guwani, İslam ümmetinin oldukça çetin ve son derece hassas bir dönemde geçtiğine dikkat çekerek, Müslümanlara düşen sorumluluklara vurgu yaptı.
Alimler ve Medreseler Birliği (İTTİHADUL ULEMA) tarafından tertip edilen, Kürdistan Bölgesi başta olmak üzere dünyanın farklı coğrafyalarından alim ve akademisyenlerin katıldığı 10'uncu Alimler Buluşması Diyarbakır'da gerçekleştiriliyor. Programa HAMAS yetkilileri de katıldı.
Her yıl gerçekleştirilen alimler buluşmasının 10'uncusu "İslami Kimliğimiz Üzerine Kurgulanan İdeolojik Girişimler" temasıyla Diyarbakır merkez Yenişehir ilçesi Selahaddin Eyyubi Camii Konferans Salonu’nda yapılıyor.
Programın ikinci oturumunda konuşan Irak Kürdistan’ından Dr. İmad Guwani, ümmetin karşı karşıya kaldığı zehirli akım ve projelere dikkat çekti.
“İslam toplumları küresel şer ve zulüm güçleriyle adil olmayan dengesiz bir mücadele içindedir”
Guwani, “Tabi hepinizin malum olduğu üzere İslam ümmeti oldukça çetin ve son derece hassas bir dönemde geçmektedir. Tabi bu konuda iyi bir inceleme yapmak lazım ve vakayı iyi bir şekilde okuyabilmek lazım. Hakikate en yakın bir noktaya ulaşabilmek lazım. Bu süreçte ümmet farklı yolla denemiş, bu olağanüstü tarihi dönemeçte yaşanan sıkıntıların ve olumsuz etkilerin üstesinden görebilmek adına büyük fedakarlıkla göstermiştir. Özellikle ümmetin fikri, ilmi ve medeni derinliğine yönelmiş yıkıcı projeler karşı mücadele vermiş ve özbenliğine yaslanarak hak ve hakikat ekserinde sebat gösterme çalışmıştır. Bu konuda hak ve batıl ile alakalı olarak şu ayeti değinmek istiyorum. ‘De ki hak geldi ve batıl yok olup gitti. Şüphesiz ki batıl yok olmaya mahkumdur.’ Yaklaşık bir asırdır tabi kardeşim biliyorsunuz ki İslam toplumları küresel şer ve zulüm güçleriyle adil olmayan dengesiz bir mücadele içindedir. Bu süreçte ümmet Allah'ın mesajına bağlı konusunda yükümlülüklerini yerine getirmekte gevşeklik göstermiş olabilir. İster eğitim olsun, siyasi olsun, idari olsun, sosyal yapıya kadar pek çok alanda İslam'ın ilkelerini hayata geçirmeye odasında gerek kalmıştır. Bu durum hem içten hem dıştan bir çözülmeye ve fikri bir parçalanmaya yol açmıştır.” dedi.
“Düşman tabi bu ümmetin zayıf noktalarını iyi anladı”
Peygamber aleyhissalâtu vesselâm'ın, “Yakında milletler tıpkı yemek yiyenlerin tabaklarından saldırdıkları gibi her taraftan size üşüyecektir. Sahabeler de ‘o gün sayımız az mı olacak Ey Allah'ın Resulü’ diye sordular. O da hayır. Bilakis o gün çok olacaksınız ancak selin üzerindeki çerçöp gibi olacaksınız. Allah düşmanlarınızın kalbinde size karşı duyduğu korkuyu çıkaracak. Sizin kalplerinize bunu yerleştirecektir.” Hadisini hatırlatan Guwani, “Düşman tabi bu ümmetin zayıf noktalarını iyi anladı ve akıllıca sabırla çalışarak ve tamamen ortadan kaldırmaya mümkün olmasa, en azından felç etmeye veya uyuşturmaya çalıştı. Bu yüzden bu temel taşı parçalamak için en etnik, mezhebi ve kavmi kışkırtmaları yaygınlaştırdı. Tabi dini ve etniki farklı görüşler ve farklılıklar, Allah’u Teala onları bizim için birer güç kılmıştı. Ama onlar bunu değiştirdi. Ki Allah’u Teala Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyordu, 'Sizi milletlere ve kabilelere ayırdık, birbirinizi tanıyasınız.'” dedi.
“Kürtler İslam ile değer kazanmıştır”
Kürt toplumların bu akımdan en çok etkilenen bir millet olduğunun altını çizen Guwani, “Kürt toplumu da İslam ümmetinin bir parçası olarak bu olumsuzluklardan nasibini fazlasıyla almıştı. Hatta diyebiliriz ki bu değişimin en büyük mağdurlarından biri Kürt halkı olmuştur. Hatta diyebiliriz ki bu değişimlerin en büyük mağdurlarından biri Kürt halkı olmuştur. Uluslararası hesapları ve güç dengelerinin arasında adeta bir pazarlık kozu gibi kullanılmıştır. Müslümanlar siyasi sahneden dışlandı, mevcut aktörler Kürtleri sahiplenmedi. Ve maalesef İslam'a onur mesajına dönmek yerine meşru haklarını elde etmek için yabancı işgalcilerin kapılarını çalmaya başladılar. Ve tabi Allah’u Teala da şöyle buyurmuştu, 'Yahudi ve Hristiyanlara, sen onların dine tabi olmadıkça asla senden razı olmayacaklar.' Ama bu uyarılara rağmen bazı akılsızlar şöyle karşılık vermişti hatırlarsanız, 'Hayır, komünizm ve demokrasi ve sekreterlik daha hayırlı ve kalıcıdır.' Ve sonunda büyük bedeller ödedikten sonra şöyle bir kanaate vardılar, 'Kürtlerin liberalizm ve sekülerlikten, komünizmden başka bir yolu yoktu.’ Ama biz biliyoruz ki Kürtler insanlarınca tarih sahnesinde çok daha iyi bulamamışlardı. İslam, insanlar için bir rahmetse Kürtler için ayrıca bir rahmet olmuştu. İslam'ın desek Kürtlerin kendilerini tanıtacak insanın bedeni değerlerini ortaya koyacak bir platformları yoktu. Ama İslam ile birlikte adeta bir minare haline geçirmişti. Ki çok fazla lider ve önder çıkartmıştı Kürtler İslam sayesinde. Bunlardan Selahaddin Ebi İbn-i Temiye, İbnül Cezeri, İbn-i Esir, İbn-i Halikam gibilerini Şehadet Kerem'i ve Karadaği gibi alimlerinin icabına çıkartmışlardı. İslami Kürtlerin kalplerine meydana getirdiği değişim gerçekten üzerine düşünmeye ve ibretle tefekkür etmeye değerli kardeşlerim. Zira İslam Kürt kültür çözüğüne binlerce yeni kelime ve kavram kazandırmıştır. Bu coğrafyada binlerce alim edip ve yazar yetişmiştir. Elleriyle kendi geleceğini inşa etmiştir. Geçmişlerini kayda geçirecek gelecek nesile kaynaklık etmiştir.”
“Kafirler sahip oldukları tüm imkanlarla Müslümanlara ve Kürtlere saldırmıştır”
“İslam kültürüyle yorulmuş, onun kimliğini gururla taşıyan Kürt toplumu bir asır, aşkın süredir maruz kaldığı sinsi saldırılara geçmişiyle bu gününü koparma çabalarına, hayal satıcılarının vaatlerine maalesef ki kanmıştır.” diyen Guwani, şunları kaydetti:
“Kafirler sahip oldukları tüm imkanlarla Müslümanlara ve Kürtlere saldırmıştır. Öncelikle Kürt toplumunda ayrılık tohumları ekmeye başlamışlardır. Tabi bunlar perde arkasına yazılmış senaryolar gibiler ve Kürtleri bile figüran olarak kullandırmışlar bu süreçte. Tabi sonrasında solcu, maksist ve maoist sol gruplarda ve seküler gruplar da ve kapitalizme kapılmış kişiler de Kürtlerin içerisine sinsice girdi. Bu dalgalar kürselleşme, modernizm ve en nihayetinde farklı sonuçlara yol açtı. Amaçları açıktı, Kürt toplumunu baştan sona sekülerleştirmek, batıl düşünceleri topluma enjekte etmekti. Bunun için tüm imkanlarını seferber ettiler. Çünkü biliyorlardı ki toplumun değişiminde temel yapıtaşı ailedir. Önce de kadın özgürlüğü söylemiyle girdiler. Ardından cinsiyet ideolojisi cinsiyet değiştirmeye, erkeğin erkekle aile kurabilmesi, hatta insanla hayvanı ev, aile kurabilmesi gibi sapkınlıklara başvurdular. Ayrıca Kürt meselesi gibi haklı bir davayı toplumu seküleşmesini ve batılı değerlerin kabulü için bir araç olarak kullandılar. Ve Kürtleri o şerefli tarihlerinden uzaklaştırmaya çalıştılar. Bu orada atılması gereken en önemli adımlardan biri de İslami çalışma ve tebliğ faaliyetlerinin önündeki engelleri dikkatlice tespit edip doğru bir şekilde analiz etmektir. Tabi biliyorsunuz ki bu konu büyük bir mücadeleye ve fedakarlığa ihtiyaç duyuyor. Buna ulaşmanın en önemli meselelerden bir tanesi vakayı bir şekilde okuyup buna iyi bir şekilde değinmektir. İçsel ve dışsal yani dahili ve harici zorlukların içerisinden gelebilmektir. Ve bunları iyi bir şekilde inceleyebilmektir.”
“Tabii ben İslami çalışmada, Kürdistan'daki İslami çalışmaları şu şekilde açıklayabilirim.” diyen Guwani, “Bunun önünde iki tür engel vardır. İçsel ve dışsal zorluklar. İçsel zorluklar olarak şöyle bir şey diyebiliriz. Birkaç tanesi var. En önemlilerinden bir tanesi yöntemsel sorunlar. Eğitim müfredatımız parça parça toplu ve bütüncü olmayan bir yapıdadır. Bu da tabii kişiye akide, fikri ve ahlaki konuda yani ilmi ve ilim ve bilgi birleştirici bir şekilde bir yönetim olabilmesi lazım. İkincisi vizyon ve söylemdeki bulanıklık kardeşlerim. Toplumu yönetilecek ne açık bir vizyona ne de sağlıklı bir gelecek perspektife sahip. Biz onu tam bilemiyoruz kardeşlerim. Tabii biliyorsunuz Muhammed Gazali şöyle bir sözü vardı. Diyordu ki ‘İslam adil bir davadır fakat maalesef ki ehli olmayan kimselerin avuçları içerisindedir.’ Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de şöyle buyuruyor. ‘İhtilaf etmeyin. Çünkü sizden öncekiler ihtilafa düştüler ve helak oldular.’ Bir diğer de kardeşlerim yarın bilgi sahiplerinin ve derslerinin baş tacı edilmesi. Bu durum kendilerini, hakiki İslam'ı temsil eden kişilerin başının üstünde tutulmasına netice verdi. Bir diğerinden kardeşlerim, yenilenme yerine gerileme. Maalesef ki bu durum çok İslam'a zarar vermişti. Bu da modernistler, Kur’ancılar veya inkarcılar, aşırı akıncılar gibi fikirleri, grupları netice vermişti. Bir diğeri de kardeşlerim manevi yenilgi ve aşağılık kompleksi. Bu engel etkisi bakımından en yakıcı olanlardan bir tanesidir diyebiliriz. Tabii bu konuda Endülüs’ün kendi döneminde düşmesinin en önemli noktalardan bir tanesi de İbn-i Sina'nın da dediği gibi ‘vehim’ yani kuruntu hastalarının yarısıdır. Yani kişinin kendisini farklı bir şekilde yorumlaması ve var olduğu grubun içerisinde kendini iyi görebilmesi.” dedi.
Tehlikeli ideolojik projeler
Tehlikeli proje ve akımları anlatmaya devam eden Guwani, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir diğer de kardeşlerim siyasi dindarlık. Yani dini siyasete alet etmek de diyebiliriz buna. Tabi bakarız mesela bir siyasetçi vardır. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e salavat getirir. Ve bu kişi abdestsiz de olabilir. Bunu iyi bir derinlemesine incelemek lazım. Bir diğeri de kardeşlerim tekfirci ve düşünce ile reklendirilmiş bir aşırıcılık. Bu anlayışlar İslam'ın çalışmaları büyük zarar veren zorluklardan olduğu gibi Kürt halkının içerisinde büyük zorluklar neden olmuştur. İster bu milli bir aşırıcılık olabilir, mezhebi bir aşırıcılık olabilir, meşrebi bir ayrılıkçılık olabilir. Bir diğer başka da kardeşlerim seküler ve liberal bir düşünce. Buna dikkat edilmesini, değinilmesi gereken şeylerden bir tanesi de kardeşlerim kavmiyetçi seküler düşünce veya İslami kaynaklarda gördüğümüz kadarıyla veya Kur'an'ı yani vahiyden kopuk olmayan kaynaklarda gördüğümüz kadarıyla milliyetçilik İslam'ın çizdiği çizgilerin içerisine kalan bir milliyetçilik olabilir. Onun dışında yapılan her türlü milliyetçilik ırkçılığa kaçabilir. Tabii şuna dikkat etmek lazım kardeşlerim. Bugün feminist dernekler veya vakıflar olabilir, ona benzer şeyler olabilir. Veya LGBT'yi savunan, eşcinselliği savunanlar olabilir. Bizim bunlara karşı çok iyi bir set çekebilmemiz lazım. Harici tehditler de vardır. Bunlardan birkaç tanesine değineceğim. Ateist düşünce akımları. Hepinizden şunu, şu kitabı okumanızı istiyorum. Amerikan yazarlarından bir tanesi olan İslami demokrasiyle alakalı yazılı bir tane kitap vardı. Onu okumanızı hepinize tavsiye ediyorum. Tabi burada değinilen konulardan bir tanesi İslami toplumlar içerisinde yetiştirilebilen, demokrasi savunan kişilerden bahsediyor. Nasıl bunlar yetiştirilebilir? Tabi bu konuda liste uzundur. Böyle kişiler bizim içerimizden çıktı kardeşlerim. Bir diğeri kardeşlerim yabancılaştırılmış üniversite ve okullar.”
“Çocuklarımızı çalıyorlar”
Guwani, “Çoğu hocamız ve Müslümanların çoğu çocukları, gençleri bu üniversitede, bu okullarda okuyorlar ve maalesef ki çocuklarımızı çalıyorlar, bizden alıyorlar. Tabi İran Kürdistan'ında Hayderi ailesi gibi aileler vardı. Aslında ilim membaı olan bir aileydi. Kürdistan'daki birçok ailenin dayandığı, birçok kişinin dayandığı bir aile idi ilim icazetlerinde. Fakat maalesef ki onların çocuklar dışarı çıkıp geldiklerinde farklı noktaları başvurabildiler. Bir diğer de kardeşlerim evcil, aydın tipi olan kişiler. Eğilleştirilmiş aydın da diyebiliriz bu kişilere. Bunlar otoriten elinde şekillenen, eleştiren düşünme yetisini yitirmiş ve batı değerlerini sorgulamadan aktaran kişilerdir, modellerdir. Bir diğer de kardeşlerim İbrahimi Dinler Projesi'dir. Bu proje İslam'ı diğer inanç sistemleriyle eşitleme çabasına olan bir üründür ve pis bir üründür. Üç din bir arada, ortak din gibi söylemlerle İslam'ın hakikat iddiasını örtmek istiyorlar. İslami çalışmaların önündeki en büyük engellerden bir tanesi ve tabii konulardan bir tanesi.” (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Alimler Buluşmasında konuşan Prof. Dr. Vechi Sönmez, “İnsanlık tarihinin en önemli kurumu olan sosyalleşmenin, ahlaki değerlere bağlılığın ve toplumun düzenini sağlayan en ciddi kurum olan aileyi tahrip etme elbette ki siyonist düşüncelerin, İslam düşmanlarının yegâne prensibi haline gelmiştir.” dedi.
Gaziantep Valiliği koordinesinde, hayırsever iş insanı Mahsum Altunkaya tarafından Şehitkamil ilçesi Şehirgösteren Mahallesi’nde inşa edilecek Mahsum Altunkaya Yatılı Hafızlık Kur’an Kursu için protokol imzalandı.
Diyanet İşleri Başkanlığınca hazırlanan Cuma hutbesinin bu haftaki hutbesinin konusu “Gazze ve zafere olan inanç” olarak belirlendi.