IAOM Avrasya Başkanı Dr. Eren Günhan Ulusoy, Türkiye’nin buğday üretimindeki potansiyelini daha fazla değerlendirmesi gerektiğini belirterek, yerli üretimin artmasının çiftçiye kazanç, ülkeye döviz sağlayacağını söyledi.

Un ihracatında dünya lideri olan Türkiye, tarımsal üretimdeki gücüyle ihracat başarısını artırıyor

Dünya un ihracatında 10 yıldır zirvedeki yerini koruyan Türkiye, 2024 yılında 3 milyon 60 bin tonluk ihracatla 1 milyar 160 milyon dolar gelir elde etti. Türkiye, dünya un ihracatının yüzde 59’unu temsil eden Avrasya Bölgesi Başkanlığı’nı da yürütüyor.

Yıllık yaklaşık 32 milyon tonluk un üretim kapasitesine sahip olan Türkiye, hem iç piyasaya hem de dış pazarlara yönelik 15 milyon tonluk üretim gerçekleştiriyor. Dünya un pazarında yüzde 23’lük paya sahip olan Türkiye, bu oranla her dört un paketinden birinde adını taşıyor.

Uluslararası Un Sanayicileri ve Hububatçılar Birliği (IAOM) Avrasya Başkanı Dr. Eren Günhan Ulusoy, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, tarımsal üretimdeki gücün ihracattaki başarıya doğrudan yansıdığını belirtti. Ulusoy, Türkiye’nin un ihracatındaki liderliğinin, buğday üretimindeki güçlü altyapıyla sağlandığını vurguladı.

“Her dört un paketinden birinde Türkiye’nin imzası var”

Dr. Eren Günhan Ulusoy “Türkiye’nin 10 yıldır dünya ihracat şampiyonu olmasını sağlayan un sanayisinin tarihi, Anadolu’da yazıldı. Göbeklitepe, ilk buğdayın, çiftçinin, unun ve ekmeğin ortaya çıktığı yer olarak insanlık tarihine yön verdi. Ülkemiz, buğdayın ilk yetiştirildiği topraklara sahip. Tahıl üretimimizin yüzde 60’ı buğdaydan oluşuyor. Toprağın hediyesi buğday, çiftçinin emeği ve sanayicinin gayretiyle Türkiye bayrağını dünyanın dört bir yanına taşıyor” şeklinde konuştu.

“Yerli buğdayla üretim artmalı”

Ulusoy, ihracattaki başarının sürdürülebilir olması için yerli üretimin artırılması gerektiğine dikkat çekerek “Kendi buğdayımızdan daha fazla üretip toplam tüketimimizde yerli buğdayın payını artırmalıyız. Böylece çiftçilerimiz daha çok kazanır, sanayimiz tamamen iç pazardan temin ettiği hammaddeyle ihracat yapar ve ülkemize daha fazla döviz kazandırmış oluruz” dedi.

“Lisanslı depoculuk, tarım ve ekonomi için hayati öneme sahip”

Tarım sektöründe önemli bir yere sahip olan lisanslı depoculuk sistemine de değinen Ulusoy, bu alandaki gelişmelerin umut verici olduğunu belirterek “Lisanslı depoculuk; üretimi, depolamayı ve fiyat dalgalanmalarını kontrol altına alan, ekonomik katkı sağlayan bir sistemdir. Dünya genelinde gelişmiş örnekleri bulunan bu yapı, Türkiye’de geç başlamış olsa da hızlı bir gelişim göstermektedir. Şu ana kadar lisanslı depo başvuruları 16 milyon tona ulaşırken, lisans verilen kapasite 7 milyon ton olmuştur” ifadelerini kullandı. (İLKHA)