Alzheimer’da TPS tedavisi umut vadediyor
Alzheimer hastalığında ilaç tedavileri bazı durumlarda hastalığın ilerlemesini tamamen durduramazken, TPS yöntemi tamamlayıcı bir seçenek olarak öne çıkıyor.
Transkraniyal Puls Stimülasyon (TPS) yönteminin, kısa ultrasonik uyarılarla beynin derin bölgelerini hedefleyerek beyin aktivitesinde değişiklik oluşturabildiğini dile getiren Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Barış Metin, “TPS’nin en sık uygulandığı hastalık, Avrupa Birliği CE onayı almış olan Alzheimer tipi demans hastalığıdır. Aynı zamanda Alzheimer tipi demansa henüz dönüşmemiş, daha hafif bilişsel problemi bulunan hastalarda da uygulanabilir” dedi. Yapılan çalışmalarda, TPS sonrası hastaların bilişsel performanslarında belirgin iyileşmeler gözlendiğini aktaran Prof. Dr. Metin, uygun hastalarda TPS’nin ciddi bir yan etkisinin bulunmadığını ifade etti.
Metin, Alzheimer hastalığında uygulanan TPS (Transkraniyal Puls Stimülasyon) tedavisinin etki mekanizmasını, uygulama şeklini, güvenliğini ve ilaç tedavisine ek olarak sağladığı potansiyel faydaları hakkında açıklamalarda bulundu.
İlaç tedavisine rağmen ilerleyen Alzheimer’da TPS’den fayda sağlanabilir
Alzheimer hastalığının kronik ve ilerleyici bir durum olduğunu hatırlatan Metin, “Hastaların bilişsel fonksiyonları giderek azalır” dedi. İlaç tedavilerinin sınırlı bir tedavi seçeneği sunduğunu aktaran Prof. Dr. Metin, “Güncel ilaç tedavileriyle hastalığın ilerlemesi tamamen durdurulamıyor, yalnızca bir miktar yavaşlatabiliyoruz. İlaç tedavisi almasına rağmen hastalığı ilerlemeye devam eden ve belirtileri artan hastalarda TPS tedavisi uygulanabilir ve bu tedavinin faydasından istifade edilebilir” şeklinde konuştu.
TPS yönteminde, hastaların bilişsel performanslarında belirgin iyileşmeler görüldü
Tedavinin genellikle haftada üç seanstan iki hafta boyunca toplam 6 seans uygulandığını dile getiren Prof. Dr. Barış Metin, “Tedavi, gerekli eğitimleri almış, güvenli uygulama testlerini geçmiş personel tarafından gerçekleştirilir. Hastanın MR görüntüleri eşliğinde, beyinde uygulanacak bölgeler belirlenerek bu bölgelerin üzerine uyarılar eğitimli personel tarafından uygulanır. Bir seansta toplam 6 bin atım yapılır” dedi.
Bu yöntemle ilgili yapılan çalışmalarda, hastaların bilişsel performanslarında belirgin iyileşmeler saptandığını kaydeden Prof. Dr. Metin, “Hastalar ve hasta yakınları tarafından sıkça bu tedavinin bir yan etkisi olup olmadığı soruluyor. Genellikle hastalarda herhangi bir yan etki tariflenmemekte ve güvenlik açısından bir risk oluşturmamaktadır” açıklamasını yaptı.
TPS, Alzheimer hastalığında doğrudan onay almış bir yöntem
TMU ile karşılaştırıldığında, TPS yönteminde daha az seans uygulandığına işaret eden Prof. Dr. Barış Metin, “TMU’dan farklı olarak Alzheimer hastalığında doğrudan onay almış bir yöntemdir” dedi. Risk faktörleri açısından değerlendirildiğinde, çok yakın zamanda beyin kanaması ya da inme geçirmiş hastalara bu tedavinin uygulanmaması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Metin, sözlerini şöyle tamamladı: “Kafa içinde beyin pili ya da işitme implantı bulunan hastalar dışında, TPS birçok hastaya uygulanabilir. Yakın zamanda inme ya da beyin kanaması geçirmemiş hastalarda da bu tedavi yine güvenle uygulanabilir. TPS tedavisinin temel uygulama alanı Alzheimer hastalığıdır.” (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Yetimler Vakfı, hayırseverlerin bağışlarıyla Kenya'da katarakt hastalarına yönelik düzenlediği sağlık çalışmasıyla çok sayıda ihtiyaç sahibinin yeniden görmesini sağladı.
Miyopi, genellikle çocukluk çağında başlayıp ergenlik sonunda durması beklenen bir göz kırma kusuru olarak bilinse de modern yaşamın getirdiği alışkanlıklar bu durumu değiştiriyor. Dijital ekran kullanımının artması ve yoğun yakın mesafe çalışmaları, 20 yaş sonrasında da miyopinin ilerlemesine neden olabiliyor.
Son aylarda küresel ölçekte mevsimsel grip aktivitesinde artış gözlenirken, özellikle influenza A(H3N2) virüslerinin dolaşımdaki payının yükseldiği bildiriliyor.
Dr. Öğr. Üyesi Aynur Aydoğan, oyunun çocuk gelişiminde kritik role sahip olduğunu belirterek oyun temelli öğrenmenin çocuğun bilişsel, duygusal, sosyal ve fiziksel gelişimini destekleyen temel bir öğrenme yöntemi olduğuna dikkat çekti.