Prof. Dr. Geçit: Kürt kimliğimiz inkar edildi, ahlaki değerlerimiz zayıflatıldı
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi'nden Prof. Dr. Mehmet Salih Geçit, "Son yüzyılda Türkiye, İran, Irak, Suriye ve diğer coğrafyalarda kimliğimiz (Kürt) inkar edildi, gençlerimiz bir takım ideolojilere kurban edildi, ahlaki değerlerimiz zayıflatıldı ve İslam'dan kopuk bir neslin yetişmesine sebep olundu." dedi.
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dekanı Profesör Doktor Mehmet Salih Geçit, HÜDA PAR İnsan Hakları ve Hukuk İşleri Başkanlığı tarafından Van’daki bir otelin konferans salonunda gerçekleştirilen “Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı”nda selamlama konuşması gerçekleştirdi.
Kürtlerin, İslam'ın ilk yıllarından itibaren Araplardan sonra topluca kitleler halinde Müslüman olduğunu hatırlatan Geçit, "İslami futuhat başladığı zaman ilk yıllarda bir iki direniş ve karşıt hareket geliştirmiş olsak bile, çok kısa bir süre içerisinde Halid bin Velid gibi, Iyad bin Ğanem gibi sahabenin getirdiği İslam'a gönlümüzü açtık ve büyük bir inşirah ile Müslüman olmayı kabul ettik. İşte o günden bugüne kadar, bizler burada fotoğrafları görüldüğü üzere, sahabe başta olmak üzere, Caban el-Kurdi gibi, Meymun el-Kurdi gibi bu zatlardan itibaren büyük sahabeler, tabiun neslinden büyük şahsiyetler yetiştirdik ve bugüne kadar büyük alimler, mücahidler, dava erleri yetiştirdik. Bizim bulunduğumuz merkezler, El Cezire, El Ermeniye, Diyarbekir, diğer bölgelerin hepsi büyük İslam merkezi haline geldiler, ilim merkezi oldular, İslam devletinin ekonomi gelir kaynağı oldular ve İslam ordusuna asker yetiştiren büyük askeri kışlalar oldular." dedi.
Böylece Kürtlerin yaşadığı coğrafyanın, İslam dünyasının her tarafında İslami hareketlerinin hepsine canı gönülden hizmet eden ve bütün çağrılara boyun eğen, çağrılık veren bir ümmet olduğunu ifade eden Geçit, "İbni Salah gibi, İbni Hacip gibi, İbni Teymiyye gibi… Yani burada isimleri zikredildiği takdirde çok sayıda alimler yetiştirdik. Ve bu çerçevede bizler, İslam tarihinin ilk yıllarından bugüne kadar, İslami mücadelelerde ümmetin ortak menfaatleri ve maslahatını nazar-ı itibara aldık ve kendi insani haklarımızın önüne geçirip fedakarlıkta da bulunduk. Ayet-i kerimedeki 'Bir bütün olarak Allah'ın ipine yapışın ve ayrılmayın.' ayetinin tam bir tecellisi olduk. Belki de diğer milletlerden daha ileride, itisam kanununa uyduk." ifadelerini kullandı.
Geçit, "Bu böyle devam etti ve neticede Osmanlı Devleti'nin yıkılışına kadar Emevi, Abbasi, Selçuklu, Eyyubi Osmanlı Devletleri'nin değişik kademelerinde biz Kürtler, Kürt olarak değil Müslüman olarak bu ümmete hizmet ettik. Ve sonra halifelik kaldırıldı. Halifeliğin ilgasından sonra bölgede ulus devletler kuruldu. Kürtlerin bu tarihi fedakarlıkları unutuldu, ilmi hizmetleri inkar edildi, ümmet bilinci yok edildi, kavim olarak da kabul edilmedi. Bu inkar süreci İslami kimliğimizin zayıflamasına ve kültürel çözülmeye de yol açtı. Son yüzyılda Türkiye, İran, Irak, Suriye ve diğer coğrafyalarda kimliğimiz inkar edildi, gençlerimiz bir takım ideolojilere kurban edildi, ahlaki değerlerimiz zayıflatıldı ve İslam'dan kopuk bir neslin yetişmesine sebep olundu." diye ekledi.
Hem insani hem de İslami haklarının savunmak ve bunu anlatmak zorunda olduklarını söyleyen Geçit, "Müslüman kardeşlerimizden, diğer kardeşlerimizden bu haklarımıza sayım çıkmasını yüz yıl bekledik. Ama ne yazık ki Müslüman kardeşlerimiz kendileri için sevdiklerini bir kardeş olarak bizim için sevmediler. Bizler Kurtuluş Savaşı'nda da fedakârlık yaptık. Çanakkale'de de fedakârlık yaptık. Bu topraklara İslam'ın gelişini sağlayan ve hızlandıran Sultan Alparslan ordusunda da yer aldık. Kıbrıs'ta da Kore'de de Müslüman kardeşlerimizle, ordularımızla birlikte hareket ettik. Ancak geldiğimiz noktada gördüğünüz üzere bizim gençlerimiz artık İslami kimlikten uzaklaştırıldığı için bu fedakarlığı bu gençlerden beklemek biraz zorlaştı. Biz netice itibariyle diyoruz ki Müslüman bir kardeşiniz olarak tekrar elimizi size açıyoruz ve tarih boyunca gösterdiğimiz fedakarlıklarımızı görmenizi sizden talep ediyoruz ve biz çok şey istemiyoruz. Bir insan olarak, bir kardeşiniz ve bir Müslüman kardeşiniz olarak ey Türk abilerimiz, ey Fars abilerimiz, ey Arap abilerimiz bize insani ve İslami haklarımızı iade edin. Bundan başka bir şey istemiyoruz, diyoruz." şeklinde konuştu. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Kamuoyu Araştırmacısı Mehmet Ali Kulat, "Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı"nda yaptığı konuşmada, "HÜDA PAR Meclis'te bu sürecin bir yere kadar sigortası durumunda. HÜDA PARlılardan daha fazla HÜDA PAR'ın üstünde bir sorumluluk var. Yani üzerlerinde ciddi bir misyon, bir sorumluluk var." dedi.
Araştırmacı Yazar Altan Tan, "Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı"nda, "Eski Meclis zabıtlarında Kürtlerin ana dille eğitiminden, siyasal haklarına kadar talepte bulunan ve bunları zapta geçiren bir evrak yok. Siz siyasal taleplerinizi kayda geçirmemişseniz maalesef iş işten geçiyor." dedi.
HÜDA PAR İnsan Hakları ve Hukuk İşleri Başkanlığı tarafından gerçekleştirilen “Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı"nın sonuç bildirgesinde; Kürt meselesinin salt güvenlikçi yaklaşımlardan çıkarılması gerektiği, meselenin çözümünün sadece iç barışın değil; bölgesel istikrar ve ümmet bilincinin yeniden inşasının da anahtarı olduğu vurgulandı.
HÜDA PAR Milletvekili Serkan Ramanlı, partisinin "Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı"nda yaptığı konuşmada, "İktidara ortak olabilirsek hak ve yetkilerimizi de elde edeceğiz. Yol belli. Yol, siyaset yoludur, meşru yoldur, sivil yoldur." dedi.