İşgalciler 7 Ekim’deki çöküşü itiraf etti
Siyonist rejimin ordusu, 7 Ekim 2023 tarihinde HAMAS öncülüğünde gerçekleştirilen Aksa Tufanı operasyonuna dair yaptığı soruşturmanın yeni bir raporunu yayımladı. Kanal 13 televizyonunun aktardığına göre, söz konusu soruşturma Güney Filistin sınırına yakın Yahini (Yaḫini) adlı yerleşim biriminde yaşanan olaylara odaklandı.
Raporda yer alan bulgulara göre, HAMAS’ın başlattığı operasyonun ardından işgal ordusu Yahini’ye saatler sonra ulaştı ve bölgedeki askeri güç oldukça sınırlıydı.
Raporun en dikkat çekici kısmı, Yahini’de bulunan acil müdahale odasında görevli işgal unsurlarının büyük çoğunluğunun çatışmaya girmemesi ve görevlerini yerine getirmemesi oldu. Ayrıca, Filistinli direnişçilerin bölgedeki güvenlik sorumlusunun evini tam olarak bildiklerine dair tespitler de rapora yansıdı.
Yahini raporu, 7 Ekim sabahı gerçekleşen büyük sarsıntıya dair yayımlanan birçok alt soruşturmadan sadece biri. Daha önce işgal ordusu, Gazze çevresindeki askeri üsler, gözlem kuleleri ve sınır noktalarında yaşanan çöküşlere dair çok sayıda soruşturma başlatmıştı. Direnişçilerin saatler boyunca işgal topraklarında kaldığı, bazı yerlerde tam kontrol sağladığı ve askeri hedefleri etkisiz hâle getirdiği belirtilmişti.
Bu raporlar, işgal yönetimi içinde şiddetli siyasi ve güvenlik tartışmalarına neden olmaya devam ediyor. Özellikle siyasi liderlik ile güvenlik bürokrasisi arasında karşılıklı suçlamalar giderek derinleşti. Bu gerilimlerin en somut sonucu ise işgal rejiminin iç istihbarat kurumu Şabak’ın (Şin Bet) başkanı Ronen Bar’ın istifası oldu.
Bar, geçtiğimiz ay istifa edeceğini duyurmuş ancak Başbakan Benyamin Netanyahu’nun kendisini görevden alma girişimi Yüksek Mahkeme tarafından geçici olarak engellenmişti. Bu kriz, 7 Ekim'de yaşanan güvenlik felaketinin rejim içerisindeki kırılmaları daha da görünür hâle getirdi.
Yahini’deki çöküşün detaylı biçimde belgelenmesi, siyonist rejimin askeri ve güvenlik kurumlarının, HAMAS’ın karmaşık ve etkili operasyonları karşısında nasıl hazırlıksız yakalandığını açıkça ortaya koyuyor. Güvenlik birimlerinin savaşmayı reddetmesi, istihbarat zafiyetleri ve gecikmeli askeri müdahale, rejimin askeri "dokunulmazlık" mitinin ağır biçimde sarsıldığını gösteriyor.
Bu raporlar aynı zamanda siyonist toplumun içindeki güvensizlik, hesaplaşma ve bölünmenin de derinleştiğini ortaya koyuyor. İşgalcilerin kendi ifadeleriyle, 7 Ekim yalnızca askeri değil, moral ve siyasi bir çöküşün de başlangıç noktası hâline geldi. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Savaş koşullarının yükünü en çok kadınların taşıdığını kaydeden BM Filistin temsilcisi Oumuhangi, Gazze'de 57 binden fazla ailenin kadınlar tarafından geçindirildiğini söyledi. "Bu kadınların çoğu gelirsiz, hastalık ve açlıkla yüz yüze, aşırı kırılgan bir durumda." ifadelerini kullandı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Gazze'ye konuşlandırılması planlanan uluslararası güçle ilgili müzakerelerin sürdüğünü belirterek, bu gücün temel görevinin "işgalci güçlerle Filistinlileri sınır hattında birbirinden ayırmak" olması gerektiğini söyledi.
AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kalass, Gazze'de kalıcı barış için uluslararası destek bulunsa da "HAMAS'ın silahsızlandırılması görevini üstlenmeye hazır ülke sayısının yok denecek kadar az olduğunu" söyledi.
Siyonist rejim, El-Halil'in Bab ez-Zaviye bölgesinde bir araca ateş açtı; temizlik işçisi Ziyad Ebu Davud şehit olurken, diğer bir Filistinlinin naaşı askeri araçla götürülerek ailelerinden gizlendi.