Uluslararası Gazeteciler Federasyonu, Dünya İnsan Hakları Günü arefesinde yayımladığı yıllık raporunda, 2025 yılının dünya genelinde gazeteciler için en kanlı yıllardan biri olduğunu belgeledi.

Rapora göre, 2025 yılında gazeteciler ve medya kurumlarında çalışanlar arasında 7’si kadın olmak üzere 111 öldürme vakası kaydedildi. Filistin’in sadece Gazze bölgesindeki gazeteci cinayetleri ise tüm cinayetlerin yüzde 46’sını oluşturdu.

Orta Doğu ve Arap dünyası en tehlikeli bölgelerin başında geldi. 69 öldürme olayı kaydedildi ve bunların 51’i yalnızca Filistin’de meydana geldi. Bu sayı, dünya genelinde öldürülen gazetecilerin yüzde 62’sine karşılık geliyor. Filistin’i 13 cinayetle Yemen, ardından Ukrayna (8), Sudan (6) ve Hindistan (4) izledi. Filipinler, Meksika, Peru ve Pakistan’da ise her bir ülkede üçer gazeteci hayatını kaybetti.

Asya ve Pasifik bölgesinde rapor 15 gazetecinin öldürüldüğünü belgeledi. Bu vakalar arasında, haberleri nedeniyle vahşice katledilen Hintli gazeteci Mukesh Chandrakar’ın öldürülmesi olayı da bulunuyor. Bölge ayrıca gazeteci tutuklamalarında dünya çapında ilk sırada yer almaya devam ediyor: Çin’de 143, Myanmar’da 49 ve Vietnam’da 37 olmak üzere toplam 277 tutuklama kaydedildi.

Avrupa’da ise 10 gazeteci öldürüldü. Gazetecilerin doğrudan insansız hava araçlarıyla (dronlar) hedef alınmasında artış olduğu ve özellikle Azerbaycan ile Rusya’da tutuklamaların önemli ölçüde yükselerek 149 vakaya ulaştığı belirtildi.

Afrika’da yıl boyunca 9 gazeteci öldürüldü. Sudan en yoğun şiddet bölgesi olurken, Mozambik, Somali ve Zimbabve’de tekil vakalar kaydedildi. Eritre’nin ise ifade özgürlüğünü bastırmak amacıyla kullanılan yasalar çerçevesinde yıllardır 7 gazeteciyi hapiste tutmaya devam ettiği ifade edildi.

Rapor, Amerika kıtasında 8 gazeteci cinayetini belgeledi. Bunların çoğu Meksika ve Peru’da gerçekleşti. Kolombiya ve Ekvador’da ise, birer gazeteci öldürüldü.

Federasyon Başkanı Dominique Pradalié, gazetecilere yönelik saldırıların “dünya hükümetlerinin gerçek tepkiler vermemesi nedeniyle” artmaya devam ettiğini söyledi. Pradalié, yaşananların “bağımsız seslere yönelik doğrudan hedef alma ve susturma girişimi olduğunu, bunun da uluslararası hukukun açık ihlali anlamına geldiğini” vurguladı. (İLKHA)