Adana’nın 60 yıllık tanığı: Eskiler başkaydı, iman güçlüydü

Genç yaşta geldiği Adana'da 60 yılı dolduran Zübeyir Tunç, tarihin ve şehrin değişen yüzüne tanıklık ederken, eskilere duyduğu özlemi dile getirerek imanlarının güçlülüğüne vurgu yaptı.
1950 yılında Midyat’ta dünyaya gelen Zübeyir Tunç, 15 yaşında ailesiyle birlikte Adana’ya göç etti. Genç yaşta başladığı Adana yaşamında, şehrin eski ve samimi dokusunu yakından gözlemledi.
Tunç, 60 yıl boyunca Adana’nın sosyal ve kültürel değişimine tanıklık ettiğini söylüyor. Eskiden insanların birbirini tanıdığını ve selamlaştığını hatırlatan Tunç, günümüzde bu samimiyetin kaybolduğunu ifade ediyor.
Hayatını dini değerler ve ahlaki kurallara göre şekillendiren Tunç, genç nesillere de Kur’an ve namazı öğretmenin önemine vurgu yapıyor. Geçmişteki cömertlik ve misafirperverlik örneklerini anlatan Tunç, eski neslin değerlerini bugüne taşımak gerektiğini belirtiyor.
Günümüzdeki toplumsal bozulmalar ve savaş ortamları karşısında duyduğu üzüntüyü dile getirerek, dini ve kültürel mirasın önemine dikkat çekiyor. Yaşadığı serüveni İLKHA muhabirine anlatan Tunç, göz açıp kapayıncaya kadar geçen 75 yıllık ömrün hatıralarını ve nasihatlerini dile getirdi.
“Eskiler daha iyiydi”
Adana’da 60 yıldır yaşayan 75 yaşındaki Zübeyir Tunç, 15 yaşında Adana’ya geldiğini ve aslen Mardin’in Midyat ilçesinden olduğunu belirtti. Tunç, “Eskiler daha iyiydi. Şimdi çarşıya iniyorsunuz, binbir çeşit insan var. Eskiden birbirimizi tanıyorduk, selamlaşıyorduk, şimdi eskisi gibi değil.” ifadelerini kullandı.
“İman zayıflığı yaşıyoruz”
Tunç, günümüzde bolluk olmasına rağmen saygı ve sevginin kaybolduğunu vurgulayarak, “Rahatlık var, kıtlık yok ama iman zayıflığı yaşıyoruz. Allah korkusu olursa kimse kimseye zarar vermez. Dünyayı tavaf etseler ve birisine zarar vermemi isteseler elimi kırarım da veremem.” dedi.
"Gençler dünya malına tamah etmekten ancak iman ile kurtulurlar"
Genç nesle dini eğitim ve ahlaki değerleri aktarmaya çalıştığını belirten Tunç, “Ufakken Kur’an-ı öğrettik, namazı, abdesti, imanın şartlarını öğrettik. Bunu herkes yapsa çocuklarımız kötü yola düşmez, Allah’ın izniyle. Sabah abdest alır namaz kılardık işe gider akşam eve dönerdik ve kahvehane alışkanlığımız yoktu. Gençler dünya malına tamah etmekten ancak iman ile kurtulurlar.” diye konuştu.
“Her namazda cenaze namazı da kılıyorduk”
Ölümlü dünyanın faniliğine dikkat çeken Tunç, “Umreye gittim, günde onlarca kişi ölüyordu. Her namazda cenaze namazı da kılıyorduk. Zenginlerin gemisi ve uçakları vardı ama 4-5 metre kefen giyip benim gibi gariban bir halde hiçbir şeyini götüremeden gidiyordu. Herkes neticede kabre giriyor. Allah iman ile o kabre dahil etsin.” dedi.
"Dedem 'bugün sevap kazanmadım’ diye ağlardı"
Geçmişe dair anılarını paylaşan Tunç, “Rahmetli teyzem köyde tandır ekmeği yapardı, diğer köylülerin yolu da oradan geçerdi. Teyzem derdi ki ‘Al oğlum, bunu onlara götür sıcak ekmektir.’ O zamanlar yokluk çoktu. Buğdayın kokusu kilometrelerce yayılırdı. Sevaptır diye gidip veriyorduk. Dedem bir gece misafir gelmediğinde ‘Bugün sevap kazanmadım’ diye ağlardı.” ifadelerini kullandı.
“Biz yapabiliyor muyuz, hiç gördük mü böyle?”
Zübeyir Tunç, eski neslin cömertliği ile bugünü kıyaslayarak, “Dedemin iki katlı evi vardı, misafir geldiğinde kuru üzümünü tabaklara dahi katmadan çul sererdi. Hepsini üzerine dökerdi, utanmasınlar bol bol yesinler derdi. Biz yapabiliyor muyuz? Hiç gördük mü böyle? Eski adamlar başka. Allah bin kere rahmet etsin.” dedi.
"Gazze'de yaşananlardan dolayı ciğerim yanıyor "
Tarihi ve güncel olaylara da değinen Tunç, “Bediüzzaman Rus savaşında iman kuvveti ile Rus askerlerini etkiledi. Biz bugün bunu başarabilir miyiz? Yapamayız. Gazze'de yaşananlardan dolayı ciğerim yanıyor. Geçenlerde valiliğe gittim, ‘Beni bırakın gideceğim’ dedim, ‘Bizim öyle bir yetkimiz yok’ dediler. Onlar da kardeşimizdir, ciğerim yanıyor.” diye konuştu.
“Selahaddin Eyyubi’nin torunuyuz”
Selahaddin Eyyubi’yi örnek gösteren Tunç, gönüllü olarak savaşmak istediğini ifade ederek, “Vallahi gülerek giderdim, ölürsek şehit olurduk. Selahaddin Eyyubi’nin torunuyuz. Biz Müslüman olarak doğmuşuz; düşman geldiğinde ben kaçarsam ve vurulursam, ben şehit olmam, hainim demektir. Ölünceye kadar vuruşurum.” dedi.
“İnternet ve televizyon çocuklarımızı bozdu”
Teknolojinin çocuklar üzerindeki etkisine de dikkat çeken Tunç, “Torunum daha küçücük, sabah akşam oynuyor. Bir baba çocuklarını ve eşini toplayacak, Allah’ı ve imanı anlatacak. Bu bizim üzerimizde farzdır, öbür dünyada Allah bizi hesaba çeker. Bu yalan dünyada dahi sorumluyuz.” ifadelerini kullandı.
“Adana’mızın gidişi iyi değil”
Adana’ya olan sevgisini ve değişimi dile getiren Tunç, “Adana’da Müslümanları çok seviyorum. Öbürlerini de Allah ıslah etsin. Adana’mızın gidişi iyi değil. Eskiden doğru dürüst cami yoktu, bizim doğulular yaptılar. Bizim doğuluların imanı kuvvetlidir.” ifadesini kullandı.
“Gazzeye gönderseler giderim, şehit olurum”
Son olarak geçmiş değerler ve imanın önemine vurgu yapan Tunç, “Allah’ı, Peygamberi ve Kur’an-ı seveceksin, bütün İslam alemini seveceksin. Burada misalen 50 kişi var, bu 50 kişiyi kendimden üstün göreceğim ki yükselebileyim, ama sen kendini onlardan büyük gördün mü halin perişan olur. Zerre kadar kibir sende olursa cennete giremezsin. Rabbim bütün İslam alemini ve vatanımızı korusun. Bugün beni Gazze'ye gönderseler giderim, şehit olurum. Mescid-i Aksa bizim eski kıblemizdir, orada çocukları öldürüyorlar. Resmen işgal ediyorlar. Herkes sessiz kalmış. Sırayla hepimize gelecek. Eski Müslümanlar başkaydı. Allah’ın iyi kulları ve alimler olmasa bizim halimiz perişandı. Köyümüzde su taşıyorduk, bir kadın önümüzden geçerken hayâ ederdi. Şimdi gidiyoruz, bize ‘Sen erkeksen ben kadınım’ diye geçiyor. Haya, haya, haya...Allah bizi ıslah etsin” dedi. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Engelli milli sporcu Osman Yüksel, geçirdiği kazanın ardından başladığı spor hayatında hem başarıyı hem de şükrü öğrendiğini, hiçbir zaman haline isyan etmediğini söyledi.
Yetimler Vakfı Genel Koordinatörü Cemil Cahit Ünsal, Dünya İnsani Yardım Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, "Bugün Gazze’de çocuklar, yaşlılar ve kadınlar açlıkla imtihan ediliyor. Bugün her Müslümanın birer yardım gönüllüsü olması gerekmektedir" dedi.
Kumbaralarında biriktirdikleri harçlıklarını Gazze için bağışlayan Batmanlı minikler, dayanışmanın ve merhametin en güzel örneğini sergiledi.