Tüketim çılgınlığına karşı Müslüman bireylerin nasıl bir duruş sergilemesi gerektiğini dile getiren Gaziantep İl Müftü Yardımcısı Hasan Kiraz, İslam'da israfın haram olduğunu hatırlatarak sade yaşamanın Sünnet-i Nebeviye uygun olduğunu ifade etti.

 İsrafın toplumsal ve çevresel etkilerinin zararlarına da değinen Kiraz, vasat ümmet olmanın Allah'ın verdiği beden ve mali tüm rızıkların helal dairede kullanılması gerektiğine vurgu yaptı.

"Dünyalık nimetleri yerinde, iyilikte, ihsanda kullanmak gerek"

İsrafın dindeki yerine değinen Kiraz, "İsraf bir meselede, bir noktada aşırıya kaçmak demektir. Bir insan, Cenab-ı Hakk'a kulluk için verilen şu bedeni başka bir alanda sarf eder, su-i istimal eder, kullanırsa, israf etmiş olur. İnsanın bu canı, bu organları Allah'ın yasakladığı şeylerde kullanması durumuna Kur'an-ı Kerim 'İsraf' diyor. Kur'an-ı Kerim'de Cenab-ı Hakk, isyanda, hatada, günahta aşırıya giden kullarından bahsederken, 'Ey nefislerine israf eden kullarım' der. Yani, nefsi Allah'a itaat ve iyilikte kullanması gerekirken, Allah'a isyanda ve kötülükte kullandığı için, kişi nefsine, canına israf etmiş olur. Aynı şekilde, Cenab-ı Hakk'ın kendisine bahşetmiş olduğu dünyalık nimetleri, yerinde, iyilikte, ihsanda, böyle ihtiyacı çerçevesinde kullanmayıp da, onu daha kötü yerlerde, haram olan yerlerde, Allah'ın yasakladığı yerde ya da helali de haddini aşarak savurgan bir şekilde kullandığı takdirde, o emanete riayet etmiş olmaz, o emanete ihanet etmiş olur. Hatta sadece kendine zarar vermez, topluma da ciddi zarar verir. İnsan har vurup harman savurduğunda, alelade harcamalar yaptığında, diğer insanlara kötü örnek olur. Onlarda da buna karşı bir özenti meydana gelir ve bu sefer ciddi bir tüketim çılgınlığı ve israf meydana gelir" dedi.

"Harcamalarda empati kuralım"

Muhtaç durumdaki insanlarında hatırlanması gerektiğine değinen Kiraz,"Yani kişi harcama yaparken kendinden ekonomik olarak daha aşağıda olan zor durumdaki insanımızı, kardeşlerimizi, Müslüman kardeşlerimizi göz önüne getirmelidir. Bu noktada bir empati kurmalıdır. İnsan bu kadar konfor ve hunharca harcamaya gireceğine, kendi ihtiyacı olan harcamasını yaptıktan sonra ihtiyaç sahibi kardeşlerine eli uzattığı zaman, hem bu iyilikle kendisini adeta tedavi olmuş olur, huzur bulur hem de o kardeşlerimizin ihtiyaçlarının giderilmesine vesile olur. Ve kişi zaten ihtiyaç sahibi bir kardeşinin ihtiyacına uzanırsa, Allah'ın da onun bütün ihtiyaçlarında olacağını ifade ediyor. Peygamberimiz bir müddet bir sıkıntıyı gideren bir kimsenin, dünya ve ahiret sıkıntılarını Allah'ın gidereceğini ifade buyuruyor. Yani bu noktada, hiçbir zaman haddi aşmamak, ölçülü davranmak gerekiyor." ifadelerini kullandı.

Hasan Kiraz

"İslam ifrat ve tefriti yasaklamış"

İslam'da aşırılık olmadığına değinen Kiraz,  "Kur'an-ı Kerim'de Cenab-ı Hak Ümmet-i Muhammed'i bir vasat ümmet olarak yarattığına ifade buyuruyor. 'İşte böylece, siz insanlara şahit olasınız, Peygamber de size şahit olsun diye sizi aşırılıklardan uzak bir ümmet yaptık.' buyuruyor Rabbimiz. Yani İslam her hususta itidali esas alıyor. Bu noktada Kur'an-ı Kerim'de birçok ayet kelimeler vardır. Yine Peygamberimizin (Sallallahu aleyhivessellem) birçok hadis-i şerifi vardır. İsra suresinde Cenab-ı Hak israftan bahsederken 'Yani elleriniz boynunuzda tasmalanmış bir şekilde ne aşırı tutumlu, cimri davranın ne de saçıp savurmayın. İki urumda da pişman bir şekilde kötülenmiş bir şekilde oturur kalırsınız.' buyuruyor Cenab-ı Hak. Yani İslam ifratı da, tefriti de ikisini de yasaklamıştır. İtinalı bir hal üzere bir hayat sürmemiz gerektiğini bizlere ifade ediyor." şeklinde konuştu.

"Sadeliği hiçbir zaman göz ardı etmemeliyiz"

Çağın baş döndürücü harcamasına rağmen Müslümanın sadeliği elden bırakmaması gerektiğine değinen Kiraz, "Emanet bilincinin üzerimizde olması lazım. Bizler sahip olduğumuz canımızdan, Cenab-ı Hakk'ın bize bahşettiği tüm nimetlere emanet bilinciyle baktığımız zaman, bunların bizim değil, Rabbimizin mülkünde, Rabbimizin hakimiyetinde olduğunu bildiğimizde, sadece birer emanetçi şuurunda olduğumuzda daha dikkatli davranmamız gerektiğini anlarız. Çünkü bu noktada Kur'an-ı Kerim'de Cenab-ı Hak, 'Yerde ve gökte ve bunlar arasında ne varsa hepsi Allah'ındır.' buyuruyor." dedi.

"Çocuklarımız, ailemiz her şeyimiz bize bir emanettir"

Müslümanın emanete ihanet etmeyen kişi olduğuna dikkat çeken Kiraz,"Kur'an-ı Kerim'de Cenab-ı Hak Müminleri överken, müminlerin vasıflarını söylerken onlar emanete riayet edenlerdir, buyuruyor. Ki başka bir ayet-i kerimede Allah emaneti yere, göklere, dağlara arz ettiğini fakat onların bunu yüklenmekten kaçındığını, bunun üzerine bu emaneti insanın yüklendiğini ifade buyuruyor Cenab-ı Hak. Nedir bu emanet? Kulluk bilinci. Cenab-ı Hakk'ın emir ve yasaklarıyla mükellef olma sorumluluk emanetini sadece insanın yüklendiğini ifade ediyor. Hatta insanın ilk yaratılışı bile böyle başlamıştır. Kur'an ve sünnet her hususta bize emanet bilincini aşılar. İşte Müminlerin vasıflarından bahsederken emanete riayet eden kimselerdir dediği gibi, Peygamberimiz Peygamberimizin (Sallallahu aleyhivessellem) 'Emanete riayeti olmayanın imanı yoktur.' der. Bu noktada kamil bir imana insanın erişemeyeceğini ifade eder. Bu husus birçok ayet-i kerime ile hadis-i şerifte kendini gösterir. Vücudumuzdaki tüm organlardan tutun, dünyalık olarak bizim emrimize verilmiş, bize müsahhar edilmiş tüm nimetler bizlere birer emanettir. Çocuklarımız, ailemiz, her şeyimiz bize bir emanettir. Ve biz bunları alel alelade üzerinde tasarrufta bulunamayız. Öyle ki bir insanın kendi canına zarar vermesi bile her noktada, her hususta yasaklanmıştır, halam kılınmıştır. Çünkü bize bu bir emanettir." ifadelerini kullandı.

Gazze'yi bireysel olarak hiç unutmamalıyız

Kiraz, "Gerçekten söylemesi kolaydır. İnsan diline alırken söylerken bile hicab duyuyor. Orada kardeşlerimiz, her gün bombardıman altında, kan revan içerisinde kıvranırken rahat bir şekilde bizim böyle bir tüketim çılgınlığına girmemiz doğru değildir. Bu noktada onları gözetmemiz, hatta bize düşen şu en temel üç vazifeyi bireysel olarak yapmamız gerektiğini asla unutmamamız lazım. Şöyle düşünmemek lazım, işte benim yetkilerim sınırlı, yapabileceğim şeyler sınırlı, ne yapabilirim ki bu devlet bazında yapılacak bir şey. Hayır, belki biz şu anda oradaki zulmü direk engelleyemiyoruz. Sonuçta bu noktada bizim bireysel olarak sınırlarımız var. Ama bir insan olarak dua etmemize hiçbir engel yok. Boykot etmemize hiçbir engel yok. Oraya ulaşacak olası bir yardım faaliyetinde lojistik destek vermemize engel hiçbir şey yok. Her Müslüman bu üç husustan sorumludur." dedi. (İLKHA)