Yaklaşan asgari ücret artışı öncesi konuşan vatandaşlar, artan gıda ve kira fiyatları karşısında geçimin mümkün olmadığını belirterek, asgari ücretin 30 bin liranın altında olmaması gerektiğini belirtti.

Türkiye genelinde artan hayat pahalılığı, asgari ücretli ve emeklilerin geçimini içinden çıkılmaz bir noktaya getirdi.

Gıda, kira, ulaşım ve eğitim giderlerindeki hızlı yükseliş karşısında 22 bin liralık asgari ücretin temel ihtiyaçları karşılamaktan uzak kaldığını belirten vatandaşlar, yaklaşan asgari ücret artışı öncesinde İLKHA’ya konuşarak yaşadıkları geçim sıkıntısını dile getirdi.

“Asgari ücretin hakkı 40-45 bin lira”

Mehmet Sait Akkoyun, asgari ücretin mevcut şartlarda yetersiz olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “Reis’in ve Maliye Bakanı’nın düşüncesine göre on bin lira olması lazım. Bir ekmek on iki lira, bir simit otuz lira. Tayyip Erdoğan ilk iktidara geldiğinde simit bir liraydı. Şimdi bak, kaç kata çıktı? Otuz kata çıktı. Asgari ücretin hakkı şu anda 40-45 bin lira olmasıdır. Diyecek başka bir şey yok. Bu emekli için de aynı. Emekli de diptedir. Bugün her şey emekliye bağlıdır ama hükümet emekliye ‘gidin ölün’ diyor. Emekli kefenini hazırlamış ama kefen parasını da ödeyemiyor. Kiralar 15 bin oldu, bazı yerlerde 25-30 bin lira. Ne asgari ücretli ne oe emekli bu kirada oturabilir. Ancak gecekondu gibi evlerde oturabilirler.”

“Çocuğuma bir çikolata alamıyorum”

Üç çocuk babası olduğunu belirten Hüseyin Şeker, yaşadığı geçim sıkıntısını şu sözlerle anlattı: “Yani asgari ücret şu an net 48 bin lira olması lazım ki, millet geçinebilsin. Evliyim, üç tane çocuğum var ve kirada oturuyorum. Vallahi geçinemiyorum, geçinemiyoruz yani. 6 bin 500 lira kira ödüyorum ve ev sobalı. Kırmızı eti eve götüremiyoruz, çocukların ihtiyaçlarını karşılayamıyoruz. Çocuğuma bir çikolata alamıyorum. Beş liraya bir sakız bile alınamıyor. Bir kek olmuş 15 lira, yumurta 165 lira. Asgari ücret en az 48 bin lira olması gerekiyor ki millet evine ekmek götürebilsin.”

“Sorun ücretten çok fiyat istikrarı”

Asgari ücret artışlarının tek başına çözüm olmadığını belirten Mehmet Nergis, fiyat istikrarına dikkat çekerek, “Asgari ücretin otuz bin liranın altında olmaması lazım. Biz devletimizden şunu istiyoruz: fiyat istikrarı. Zaten fiyat istikrarı olursa asgari ücreti yükseltmeye de gerek kalmaz. Çünkü asgari ücret yükseldiği anda gıda fiyatları dâhil her şey yükseliyor, fiyatlar tavan yapıyor. Şu an en fazla yükselen de ev kiraları. Kiracılar bıkmış durumda. Asgari ücretle kira aynı olmuş. Asgari ücretli 22 bin lirayla nasıl geçinsin? Gıda fiyatları çok yüksek. Bakkala giriyorsun, her dükkân kafasına göre fiyat koymuş. Bu nedir yani? Biraz insan olmak lazım. Müslümanlık nerede kaldı, yeter. Markete pahalılıktan giremiyorsun. Eskiden bin lirayla beş on poşet dolduruyorduk. Şimdi iki üç tane cips, iki tane abur cubur alıyorsun, para bitiyor.” ifadelerini kullandı.

“700 liralık poşetle eve dönüyoruz”

Lokantada asgari ücretle çalıştığını belirten Mahmut Tatlı, yaşadığı ekonomik tabloyu şu sözlerle özetledi: “Lokantada çalışıyorum, asgari ücretliyim. Bakın, sadece şu poşeti almışım, 700 lira tutmuş. Beş çocuk babasıyım. Çocuklar servisle gidip geliyor, iki öğrenci için ayda 9 bin lira servis ücreti ödüyorum. Ben de işime servisle gidip geliyorum, iki servis değiştiriyorum. Yol masrafı da eklenince yük daha da artıyor. Bir de kiradayız. Altı bin lira kira ödüyorum, ev sobalı, doğalgaz yok. Hepimiz aynı odada yatıyoruz. Ev küçük olduğu için bu kadar ödüyorum, o da şehrin dışında. Asgari ücret 50 bin liranın altında olmamalı. Vallahi hiçbir şey alamıyoruz. Hiçbir şey. Eee ne yapmamız lazım? Nasıl yaşayacağız?”

“Rahat geçinen kimse yok”

Diyadin Yakut, geçim sıkıntısının toplumun geneline yayıldığını belirterek şunları ifade etti: “Şu anda Türkiye ortalamasına bakarsan asgari ücret en az 30 bin lira olması gerekiyor. Çünkü millet, halk olarak çok zor geçiniyor. Zaten görüyorsunuz. Rahat geçinen şu an kimse yok. Birileri rahat geçiniyorsa ya milletvekili olabilir, ya bakan, ya da Cumhurbaşkanı. Yoksa Türkiye’de ne polis, ne öğretmen, kimse rahat geçinemiyor.”

“Zam korkusu da var”

Asgari ücret artışlarının fiyatlara yansımasından endişe duyduklarını dile getiren Şemsettin Şen, şöyle konuştu: “Bugün asgari ücret elli bin liranın altında olmamalı. Her şey pahalı. Bir markete gittiğin zaman on bin liradan aşağı çıkamıyorsun. Zaten kırmızı etin tadını unuttuk artık. Tavuk etiyle idare etmeye çalışıyoruz. Aslında asgari ücretin yükselmesinden de korkuyoruz. Niye? Çünkü ardından hemen marketlere, pazarlara yansıyor. ‘Asgari ücret bu kadar oldu’ deyip etiketleri değiştiriyorlar. Eskiden böyle değildi. Bu neden böyle oldu, onu da bilmiyoruz.”

“22 bin lirayla yaşanmaz”

Tekin Eren ise, mevcut asgari ücretle hayatın sürdürülemediğini vurgulayarak, “Bugün asgari ücret yirmi iki bin lira. O parayla yaşanılmaz. Hükümetimizden en azından kırk bin lira olmasını gerçekten temenni ediyoruz. İnsan yaşayabilmek için bunu istiyor. Evlerin, kiraların durumu ortada. En düşük kiralar bile 10-15 bin, hatta 20 bin lira. Mutfağı var, çocuğu var, bir sürü masraf var. Asgari ücret iyi değil. Gerçekten iyi değil. Çünkü kirada olan insanlar geçinemiyor.” şeklinde belirtti. (İLKHA)