Gazze’de 598 gündür süren soykırıma katılan Türkiye-israil çifte vatandaşların yargılanabileceğini vurgulayan Ankara Filistin Dayanışma Platformu (ANFİDAP), ilgili kişi ve oluşumlara karşı hukuki sürecin başlatılması çağrısında bulundu.

İşgalci siyonistlerin Gazze’de işlediği soykırım suçlarına doğrudan veya dolaylı olarak katılan Türkiye-israil çifte vatandaşlarının yargılanması gerektiği yönündeki çağrılar artıyor. 33 sivil toplum kuruluşunun oluşturduğu Ankara Filistin Dayanışma Platformu (ANFİDAP), bu kişilerin sosyal medya üzerinden açıkça soykırımı destekleyen veya bizzat işgalci siyonist ordusunda görev alan bireyler olduğunu belirterek, Türkiye hukuk sisteminin bu suçları yargılamaya yetkili olduğunu hatırlattı.

ANFİDAP tarafından yayımlanan rapora göre, Gazze’de binlerce sivilin katledildiği siyonist saldırılarında yer alan bazı şahısların Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğu ve bu kişilerin, özellikle sosyal medya paylaşımlarıyla ya da doğrudan işgal ordusuna katılarak soykırıma iştirak ettikleri ifade edildi. İşgal çetesine katılan bu çifte vatandaşlar, çocukları öldüren askeri operasyonlara katılımlarını aleni şekilde paylaşmakta; bu da onların suçlarının delillendirilmesini mümkün kılmaktadır.

Uluslararası Adalet Divanı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi kurumlarca alınan kararlar ve raporlar, işgalcilerin Gazze’de işlediği suçların “soykırım” kapsamında değerlendirilebileceğini teyit ederken; Türk Ceza Kanunu’nun 13. maddesi gereği, bu suçları işleyen kişilerin Türkiye’de yargılanmasının önünde hukuki hiçbir engel bulunmuyor.

ANFİDAP yetkilileri, şu an TBMM gündeminde bekleyen ve çifte vatandaşların işlediği suçlara yönelik özel düzenlemeler içeren Kanun Teklifinin geçmesinin, bu süreci daha etkili ve kapsamlı bir şekilde yürütmenin yolunu açacağını belirtiyor. Ancak kanun çıkmasa dahi, mevcut mevzuat kapsamında savcılıkların derhal harekete geçmesi gerektiği vurgulanıyor.

Özellikle işgal ordusunda görev yaparak soykırıma doğrudan karıştığı iddia edilen isimler ve bu kişilere aracı olan sivil oluşumlar da kamuoyuyla paylaşılırken; Türkiye'deki yargı makamlarının bu kişilere yönelik etkin soruşturmalar başlatmaması eleştiri konusu oldu. (İLKHA)